İhtiyar Kelimesi Nereden Gelir? Dil ve Öğrenmenin Derinliklerine Yolculuk Bir eğitimci olarak, öğrenmenin sadece bilgi aktarmak olmadığını, aslında her bireyi dönüştüren ve toplumları şekillendiren bir güç olduğunu düşünüyorum. İnsanlar, dil aracılığıyla düşüncelerini ifade eder, toplumlar ise dil sayesinde geçmişten bugüne birikmiş bilgiyi bir nesilden diğerine aktarır. Dilin, öğrenme süreçleriyle nasıl iç içe geçtiğini düşündüğümde, kelimelerin birer anlam taşıyıcıdan çok daha fazlası olduğunu fark ediyorum. Her kelimenin bir geçmişi, bir kökeni, bir evrimi vardır ve bu evrim, yalnızca dilin gelişimini değil, toplumların öğrenme ve değer oluşturma süreçlerini de etkiler. Peki, “ihtiyar” kelimesi bu bağlamda ne ifade eder? Nereden gelir ve nasıl…
4 YorumGece ve Hikaye Yazılar
Düzenli Koşarsak Ne Olur? Koşmak. Hepimizin bildiği, her köşe başında birinin “günlük koşusunu yapmayı” tavsiye ettiği o spor. Sağlık dünyasında altın bilezik gibi takılan “düzenli koşu” önerileri ne kadar doğru, ne kadar abartılmış? Koşmanın mucizeler yarattığına dair pazarlanan düşünceler, bazen gerçeklikten uzak olabilir mi? Gelin, düzenli koşmanın ardındaki gerçekleri cesurca tartışalım. Koşunun Yükselen Efsanesi: Sağlık İçin Koşmak “Koşarak sağlıklı olurum!” – Evet, doğru. Koşmak sağlığı iyileştirebilir. Ama bu, her zaman ve her durumda geçerli mi? Koşmanın, özellikle de aşırıya kaçan bir şekilde yapılmasının, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkileri de var. Toplumda, “Koşarsam her şey yoluna girer” gibi bir…
Yorum BırakBoyun Kütlemesi Neden Olur? Boynunuzun Bize Anlatmak İstedikleri Giriş: Boynunuzun Odağını Kaybettiniz Mi? Hepimiz bir şekilde boyun kütlemeyi deneyimlemişizdir, değil mi? Sabah uyandığınızda birden “Şu an bir robot gibi hissediyorum” dediğiniz an vardır. Boynunuzda yaşadığınız ani kütlemenin acısı, çoğu zaman ilk başta şaka gibi gelir ama sonrasında tüm vücudu sarar. Hem de o kadar sinir bozucu bir durumdur ki, ısrarla “boynum niye kütlendi, hayırdır?” diye sorarız. Kimi zaman bir anda, göz açıp kapayıncaya kadar boynunuzda “şıp” sesini duyarsınız ve vücudunuzun her bir kası “Ne oluyor burada?” diye bağırır. Peki, boyun kütlemesi neden olur? Bu konuda bilimsel bir yaklaşım elbette mevcut,…
Yorum BırakIcazi Hazif: Felsefi Bir Derinlik Arayışı Filozofun Bakışı: Bütünsel Bir Anlam Arayışı Bir filozof olarak, insan düşüncesinin sınırlarını keşfetmek her zaman en büyük merak kaynağım olmuştur. Her kelimenin, her kavramın, görünmeyen derinliklerde bir anlamı yattığını düşünürüm. Bugün ele alacağımız “Icazi Hazif” terimi, bir dışsal anlamın ötesinde, insanın içsel dünyasında bir iz bırakmayı hedefleyen bir kavram gibi görünmektedir. Ne yazık ki, doğrudan bir tanımı olmamakla birlikte, bu terim, varoluşsal bir soruyu, etik bir sorunu ve epistemolojik bir arayışı beraberinde getiren bir güç taşır. Bu yazıda, “Icazi Hazif”i, felsefi perspektiflerden—özellikle etik, epistemoloji ve ontoloji—ele alarak, derinlemesine inceleyeceğiz. Icazi Hazif ve Etik: Ahlakın…
Yorum BırakGiriş Hadi açık konuşalım: ne kadar süredir duyduğumuz “köy geliştirme”, “yerinden kalkma”, “kırsal kalkınma” türünden şablonları bir kenara bırakıp gerçek tabloya bakalım. Korkuteli ilçesine bağlı köyler, sadece yeşil doğası ve “otokontrolsüz yayla hayaliyle” değil; ihmal edilmiş altyapısı, göç veren genç nüfusu ve belirsiz yönetişimiyle de çok şey söylüyor. Bugün bu köylerin listesini vermekle yetinmeyeceğim — içindeki çelişkileri, görmezden gelinen sorunları ve tartışılması gereken yönleri masaya yatıracağım. Peki, gerçekten bu köylerin “geleceği” var mı? Yoksa sadece nostaljik bir köy-kaçış senaryosu mu satılıyor? — Korkuteli’ne Bağlı Köylerin Gerçek Yapısı İlçeye bağlı çok sayıda yerleşim var: örneğin Akyar Köyü, Avdan Köyü, Bahçeyaka Köyü,…
Yorum BırakHGS Geçiş İhlali Nereden Sorgulanır? Eğitim, hayatın her alanında dönüşüm sağlayan güçlü bir araçtır. Bir insanın öğrenme süreci, sadece bireysel bir gelişim değil, toplumsal değişim için de zemin hazırlar. Bilginin doğru ve etkili aktarılması, yaşamın her aşamasında bizim için yeni kapılar açar. Bu yazıda, öğrenmenin gücünden ilham alarak, günlük yaşamda karşılaştığımız pratik sorunlardan biri olan HGS geçiş ihlali sorgulama konusuna odaklanacağız. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde etkili bir öğrenme deneyimi oluşturmak, aynı zamanda toplumda bilinçli bireyler yetiştirmek için de büyük önem taşıyor. Bir eğitimci olarak, öğrencilerin sadece teorik bilgiyle donanmasının ötesinde, bu bilgiyi pratikte nasıl kullanacaklarını anlamaları gerektiğini sıkça…
Yorum BırakEn Küçük İl Hangisi? Bir Antropolojik Bakış Açısı Kültürlerin çeşitliliğini anlamak, insanlık tarihinin en derin ve büyüleyici yolculuklarından birisidir. Antropologlar, farklı coğrafyalarda, farklı halkların nasıl yaşam biçimleri geliştirdiğini, ritüellerinin nasıl şekillendiğini, sembollerinin nasıl anlam kazandığını ve toplumsal yapılarının nasıl kurulduğunu inceleyerek, insanlığın kültürel mozaiklerini keşfederler. Peki, Türkiye’deki en küçük il hangisidir? Bu soruya verilecek basit bir cevap, toplumsal yapıyı ve kültürel kimliği bir kenara bırakabilir. Oysa bu soruyu antropolojik bir perspektiften ele aldığımızda, bu küçük ildeki halkın yaşam biçimi, topluluk yapıları ve kimlik anlayışlarına dair derin anlamlar ortaya çıkabilir. En Küçük İl: Bayburt Türkiye’nin en küçük ili, Bayburt, hem yüzölçümü…
Yorum BırakEczanede Ses Düşmesi Var Mı? Ekonomik Bir Perspektiften İnceleme Bir ekonomist olarak, kaynakların sınırlılığı ve seçimlerin sonuçları üzerine düşünmek, her kararın ardında yatan temel ilkedir. Eczane sektörü de bu temel ekonomik prensiplere dayanan bir alandır. Birçok değişkenin etkileşimde olduğu bu sektörde, fiyatlar, arz-talep dengesi, devlet politikaları ve tüketici davranışları gibi faktörler belirleyici rol oynar. Ancak, son zamanlarda, eczanelerde “ses düşmesi” olarak tanımlanabilecek bir fenomenin varlığı üzerine düşünmek de, sektörü anlamak açısından önemli bir noktadır. Bu yazıda, eczanelerdeki ses düşmesi olgusunu ekonomik bir bakış açısıyla ele alarak, piyasa dinamikleri, bireysel kararlar ve toplumsal refah çerçevesinde nasıl etkiler yarattığını inceleyeceğiz. Eczane ve…
Yorum Bırak“Çenber” mi, “çember” mi? Küçük bir harf hatasının büyük bir itibar kaybına dönüşmesi Net konuşayım: “Çenber” yazan bir metin gördüğüm anda, o içeriğin ciddiyetinden puan kırıyorum. Çünkü mesele yalnızca bir harf değil; yazıya, okura ve dile gösterilen özenin turnusolü. Evet, tartışma daveti yapıyorum: Bir markanın, bir öğretmenin ya da bir içerik üreticisinin “çember”i “çenber” yazmaya hakkı var mı? Hızlı cevap: Doğru yazım çember (e ile). “Çenber” yanlıştır. Çekimler: çemberi, çemberin, çemberler, çembersel. Çenber nasıl yazılır? (Aranan sorunun net yanıtı) Arama kutusuna “Çenber nasıl yazılır?” yazanların aradığı tek doğru biçim çember. Dilin doğal akışında “e”nin kapanıp “en”e dönmesi kulağa yakın gelebilir;…
Yorum BırakHer şeyin bir çözümü vardır, dediklerinde bir anlam arar insan. Bazen, çözümün bulunuşu anında kaybolduğumuzu bile fark etmeden buluruz. Bu yazının başında da tam olarak böyle bir şey yaşandı. Bir gün, tam anlamıyla kaybolmuş hissettiğim bir anda, bir eşya bana sıradışı bir çözüm sundu. Ama hiç aklımda yoktu, bir maddeyle tanışmak, hayatımı değiştirebilir. Tıpkı bazen çözümün bir insanın bakış açısında, bazen de bir dokunuşta saklı olduğu gibi. İşte bugün, size “Vikaul maden cilası” ile olan hikâyemi anlatacağım. Bir madde, hem çözüm hem de ruhumun temizliği oldu. Hazır mısınız? Vikaul Maden Cilası Nedir? Bir Ürün, Bir Hayat Bir gün, Elif ve…
Yorum Bırak